Karaciğer, pankreas, safra yolları ve safra kesesinin cerrahi hastalıklarının tanı ve tedavi uygulamaları Hepatopankreatobiliyer (HPB) Cerrahi Birimi tarafından yapılmaktadır. Karaciğer, pankreas ve safra kesesi ve yolları cerrahisi konusunda öğretim üyesi düzeyinde uzmanlaşmış hekimlerden oluşan kliniğimiz dünya standartlarında bir merkezdir. Genel cerrahinin dallarından olan bu birim, karaciğer, pankreas, safra kesesi ve safra yollarının iyi ve kötü huylu hastalıklarının tanı ve tedavisinde uzmanlaşan; aynı zamanda damar cerrahisi, mikrocerrahi, gastrointestinal cerrahi ve cerrahi onkoloji alanında deneyimli genel cerrahi uzmanlarından oluşur. Bu organlara ait tüm hastalıklarla ilgilenen birimimiz içinde organ nakli cerrahisi de bulunmaktadır. Karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunan karaciğerin hemen bitişiğinde, safra yolu kanalları ile karaciğere bağlanan safra kesesi bulunur. Safra yolları, karaciğerden başlayarak önce safra kesesi ve daha sonra pankreas kanalı ile birleşerek onikiparmak bağırsağına (duodenum) bağlanır. Bu organ ve kanallarda görülen hastalıklar tüm sindirim sistemi yanında karaciğere ait kanama-pıhtılaşma sistemini, safra salgı/üretim fonksiyonlarını ve mide-barsak boşaltım sistemini etkiler. Bu nedenle bu organların hastalıkları bir bütün olarak ele alınmaktadır. Teknoloji ve tıbbın gelişmesi ile hepatobiliyer hastalıkların tedavisinde alternatif ve farklı yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Hastalıkların kesin tanısı, görüntüleme yöntemleri yardımıyla koyulmaktadır. Tedavide ise her hastanın kendine özgü durumu belirlenmekte ve tedavisi kişiye/hastaya özel olarak seçilerek uygulanmaktadır. Hastaya özel tedavi planlaması nedeniyle tedaviler daha iyi sonuçlanmaktadır. Karaciğer ve pankreasın nakil edilebilen organlar haline gelmesi tedavi süreçlerini bambaşka boyutlara taşımıştır. Bu alanda, hastalara multidisipliner (birden fazla tıbbi branşın bir arada değerlendirme yapması ve tedavi kararı vermesi) yaklaşımla tanı ve tedavi uygulanmaktadır. Tanı ve tedavide aşamalarında HPB Cerrahisi-Organ Nakli-Genel Cerrahi koordinatörlüğünde; anestezi, enfeksiyon hastalıkları, girişimsel ve tanısal radyoloji, gastroenteroloji-hepatoloji, gastrointestinal endoskopi, patoloji, medikal onkoloji, mikrobiyoloji, mikrocerrahi, nükleer tıp/radyasyon onkolojisi ve yoğun bakım uzman hekimleri ile ortak çalışılmaktadır. Doğru tanı ve tedavi için bu multidisipliner yaklaşım mutlaka gerekmektedir. Biruni Tıp Fakültesi Hastanesi Hepatopankreatobiliyer Cerrahi ve Organ Nakli Birimi’nde hastalarımızın ihtiyaç duydukları sağlık hizmetinin, uluslararası standartlara uygun şekilde, doğruluk, kalite ve güvenilirlik ilkelerinden ödün verilmeden almaları sağlanmaktadır.
Karaciğer, Pankreas, Safra Yolları Cerrahisi (Hepatopankreatobiliyer Cerrahi) Birimi Hangi Hastalıklarla İlgilenir?
Hepatopankreatobiliyer cerrahi biriminde, karaciğer, pankreas, safra kesesi ve safra yollarında ortaya çıkan hastalıkların tanısı koyularak uygun tedavi planı oluşturulur. Karaciğerin kendini yenileyebilme ve iyileştirebilme özelliği olsa da, bazı durumlarda altta yatan hastalık nedeniyle işlevini yerine getiremeyebilir. İlerleyen hastalık aşamalarında karaciğer yetmezliği ortaya çıkabilir ve bu durumda tek seçenek karaciğer nakli olabilir. Hepatopankreatobiliyer Cerrahi ve Organ Nakli Biriminin en önemli görevi, karaciğer hastalığının tanısının doğru ve zamanında konmasını sağlamak ve hastaya özel en uygun tedavi yöntemini uygulamaktır.
Karaciğerin Tümörleri
Karaciğer tümörleri, iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malign) olabilirler. En sık görülen iyi huylu tümör hemanjiomdur. Nadir görülen, benign ancak takip sürecine ihtiyaç duyulan hepatik adenom ve fokal nodüler hiperplazi (FNH) de iyi huylu tümörler arasında yer alır. Karaciğerin en sık görülen primer (karaciğer hücrelerinden kaynaklanan) kötü huylu tümörü hepatosellüler kanserdir (HCC). Ancak sayısal olarak bakıldığında, aslında karaciğerde en yaygın kötü huylu tümörler, diğer organlardan metastaz yoluyla gelen tümörlerdir. Bu metastazlar genellikle kalın barsak, pankreas gibi organlardan kaynaklanır, daha az sıklıkla ise mide, meme ve diğer organlardan gelir. Safra yollarından kaynaklanan kolanjiyokarsinom da karaciğer ve safra yollarının sık görülen tümörlerindendir.
Bu tür tümörlerde cerrahi operasyonlar yanı sıra radyoterapi, kemoterapi, transarteryel kemoterapi (TAKE), transarteryel radyoterapi (TARE), radyofrekans (RF) veya mikrodalga ablasyon gibi yöntemlerden de yararlanılır. Bu tedaviler, planlanan karaciğer cerrahisi ile birlikte hastaların küratif tedavi şansını artırır. Kliniğimizde multidisipliner yaklaşım ile bu tür kombine tedaviler rutin olarak uygulanmaktadır.
Karaciğer Kistleri
Karaciğer kistleri, kanserli hücrelere dönüşme riski düşük olan ve iyi huylu sıvı dolu kesecikler veya boşluklar olarak tanımlanır. Genellikle belirti göstermeden oluşurlar, ancak bazen şiddetli karın ağrısı, ateş ve laboratuvar parametrelerinde değişiklikler gibi belirtilerle kendilerini gösterebilirler. Karaciğer kistleri genellikle iyi huyludur ve erken teşhisle birlikte büyümeleri önlenebilir ve tedavi edilebilir.
Karaciğer Kist Hidatiği
Karaciğerin ülkemizde oldukça sık görülen kistik hastalıklardan birisi de karaciğer kist hidatiğidir. Karaciğer kist hidatiği, çoğunlukla bulaşlı besinlerle alınan echinococcus granulosus paraziti nedeniyle ortaya çıkar. Hızlı bir şekilde büyüyen kist, çevresinde bulunan doku ve organlara baskı yaparak fonksiyonlarını etkiler. Kistin yırtılarak karın içine dökülmesi, veya kistin yırtılarak safra yollarının içine boşalması sonucunda safra yollarında tıkanıklığa ve ağır safra yolu enfeksiyonuna (kolanjit) yol açması hayatı tehdit edecek boyutlara gelebilir. Genel olarak hastalığın tedavisinde ilaç, girişimsel radyoloji tarafından PAIR (percutaneous aspiration-injection of scolocide-reaspiration) yöntemiyle cillten kateterle boşaltım işlemi ve cerrahi yöntemden biri veya birden fazlası birlikte kullanılır. Cerrahi tedavi açık veya laparoskopik (kapalı) olarak cerrahi ekibin hastalığın durumuna göre yapacağı tercihe göre yapılmaktadır.
Ekinokokkozis
Halk arasında köpek kisti olarak bilinen ekinokokkozis, ekinokokus granulozus isimli parazit bulaşmasından sonra vücutta ortaya çıkar. Diğer tümörleşen yapıların aksine kısa sürede tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir. Hayvandan insana bulaşan bu parazitler, ince bağırsaklara yerleşir.
Alveolar Hidatik Hastalığı
1. multilocülaris paraziti akciğerde ve karaciğerde tutulum gösterebilir ve kanser hücrelerine benzer yapılaşmaya neden olabilir. Agresif ve yayılım eğilimli bu kistler kişiyi ölüme sürükleyebilir. Karaciğer tutulumunda kistin büyüklüğü ve yayılımına göre karaciğer nakli gerekebilir.
Basit Karaciğer Kistleri
En çok görülen karaciğer kistleri arasında yer alır ve küçük boyutlu olan bu kistler ortalama olarak 3 cm’den azdır. Diğer bir taraftan, hayati fonksiyonları tehlikeye atmayan bu yapılar, tümör benzeri yapıları gölgeleyerek teşhisini geciktirebilir.
Kistadenom ve Kistadenokarsinom
Kistadenom; basit karaciğer kistlerine göre septasyon yapıları ve kalın duvarlı özelliklere sahiptir. Kistadenokarsinom ise süre geçtikçe kanserli tümörler olarak kendilerini gösterebilirler. Yavaş büyüdükleri için teşhisleri geç konulabilir ve boyutları 10 cm’i geçebilir.
Polikistik Karaciğer Hastalığı
Karaciğer kistleri arasında en az rastlanan türüdür ve kalıtsal geçişlidir. Otozomal Dominant geçişli bir hastalıktır. Bu oluşumlar karaciğerde 20’den fazla kiste işaret eder. Doğuştan gelen bu yapılar, bir arada bulunur ve böbrekte de kümeleşebilirler. Bu durum karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını etkiler ve bası etkisi yaratırsa karaciğer ve böbrek nakli gerekebilir.
Konjenital Hepatik Fibrosis
Karaciğerin bağ dokusunun bozularak sertleşmesi ve dokularda kalınlaşmasının meydana getirdiği hastalıktır. Skarlaşmaya neden olan bu durum farklılaşan hücre yapılarını meydana getirebilir ve malign hücrelere dönüşebilir. Yapılan çalışmalarda, sirozla karıştırılan ve genetik olarak otozornal resesif geçen lezyonlara işaret eder.
Caroli Sendromu
Otozomal resesif olarak genetik geçişli olduğu düşünülen caroli sendromu, 20 yaşa kadar sessiz ilerler. Safra yollarında genişlemeye neden olan sendrom karaciğerde sayısız kistler oluşturur. Ateş yükselmesi ve renal bozulmalar dikkat çeken belirtileri arasındadır.
Karaciğer Enfeksiyonları
Piyojenik (bakteriyel) ve Amebik Karaciğer Apsesi
Piyojenik (bakteriyel) karaciğer apsesi ülkemizde ve Ortadoğuda enfekte kist hidatikten sonra, en çok görülen karaciğer apsesidir. Bakterinin portal kan dolaşımından geldiği düşünülür. Piyojenik karaciğer apsesi safra stazından kaynaklanabilir ya da hematojen kökenli de olabilir (ilerlemiş apandisit, divertikülit ve Crohn hastalığına bağlı). Karaciğer apseleri tek (soliter) ya da birden çok (multipl) olabilir. Apselerin % 40’ı monomikrobiyal, % 40’ı polimikrobiyal ve % 20’si kültür negatiftir. En sık görülen organizma, gram (-) bakterilerdir (Escherichia coli üçte ikisinde bulunur). Streptococcus faecalis, Klebsiella ve Proteus vulgaris de yaygındır. Bacteroides fragilis gibi anaerobik organizmalar da sıklıkla görülür. Staphylococcus ve Streptococcus endokardit ve enfekte kateteri olanlarda daha sık görülür. Parazit olarak en sık etken entamoeba histolytica’dır. Karaciğer apsesinin belirtileri sıklıkla sağ üst kadran ağrısı ve ateştir. Hastaların üçte birinde sarılık vardır. Lökositoz, sedimantasyon hızında artma ve alkalen fosfataz (AP) yüksekliği en sık görülen laboratuvar bulgularıdır. Karaciğer Apsesinin Tanısı: Ultrasonografi, BT, MR ile tanı konur. Hastaların yarısında kan kültüründe sorumlu bakteri ve parazit üretilir. Karaciğer Apsesinin Tedavisinde; girişimsel radyoloji tarafından Kateterle drenaj ve antibiyotik, ya da cerrahi drenaıjı da ve karaciğer rezeksiyonunu gerektiren bir tedavi süreci gerekebilir.
Safra Kesesi Ve Safra Yolları
Karaciğerden ayrı olan fakat ona yapışık şekilde vücutta bulunan safra kesesinde en yaygın görülen hastalıkların başında safra kesesi taşları gelir. Bu hastalık kolelitiyazis olarak da adlandırılır. Safra kesesi taşları, çoğunlukla belirti göstermediği için tesadüfen fark edilebilir. Ancak şişkinlik, hazımsızlık, zaman zaman yemeklerden sonra ortaya çıkan sağ üst kadran ağrısı ve dispepsi yakınmalarıyla ortaya çıkabilir. Cerrahi tedavinin ön planda sadece belirti veren safra kesesi taşları olan hastalara uygulanması tavsiye edilirken nadiren bazı özellikli durumlarda belirti vermeyen küçük boyutlu ve ana safra kanalına düşerek tıkanma sarılığı riski olan safra taşları olan hastalara da cerrahi müdahale önerilebilmektedir. Safra kesesinde görülen akut iltihaplanma olan “akut kolesistit” sık rastlanan hepatobiliyer hastalıklardan biridir. Safra kesesinde iltihaplanmaların görülmesinin en sık nedeni safra kesesi