Biruni Üniversitesi Hastanesi Uzman Psikolog karne alacak öğrenci ve ailelerin merak edilen sorunlarını şu şekilde anlattı:
Öğretim yılının ilk yarısının sona ermesine az kalması sebebi ile aileler ve öğrencileri de karne heyecanı sardı. Bu süreçte çocuklarına destek olmak isteyen ebeveynlerin zihnini ‘iyi karne’ ve ‘kötü karne’ gelmesi durumunda ‘Ne yapmalıyım?’ soruları yer alıyor. ‘Ödül mü vermeliyim’, ‘ödülün boyutu ne olmalı’, ‘Çocuğumu cezalandırmalı mıyım’, ‘sömestr da hep ders mi çalışmalı’ gibi sorular kafaları karıştırıyor’
‘’KÖTÜ NOTLAR ÜZERİNDE DEĞİL, İYİ NOTLAR ÜZERİNDE DURUN!’’
Ebeveyn olarak çocukların kaygı bozukluğu yaşamaması, çocuklarla aranızdaki ilişkinin alışveriş ilişkisine dönüşmemesi, çocuğun akademik motivasyonun bozulmaması, benlik saygısının zedelenmemesi ve özgüveninin kırılmaması için yapabilecekleri mevcut durum olduğunu belirtenPsikolog, ‘Karne söz konusu olduğunda yapılan hatalardan birisi kötü notlar üzerinde yoğunlaşıp iyi notların göz ardı edilmesidir. Karne akademik dönemdeki çocuğun performansını değerlendiren fakat aynı zamanda çocuğunuzun okul içi davranışlarını, arkadaş ilişkilerini ve yaklaşımları da kapsayan bir değerlendirme raporudur. Her rapor gibi çocuğun kendini hangi yönde geliştirmesi gerektiğine dair ipuçları içermektedir. Karneye üstünkörü bir bakış ve olumsuz notlarla ilgili çocuğun özgüvenini zedeleyici söylemlerde bulunmak çocuğunuzun uzun vadede başarılı olmasını sağlamayacaktır. Bunun aksine çocuğunuzla beraber yapacağınız onun iyi olduğu ve geliştirmesi gereken alanların analizi hem çocuğunuzu yeni dönem için motive edecek hem de sizin onun yanında olduğunuzu hissettirip aranızdaki bağın kuvvetlenmesini sağlayacaktır. Unutulmaması gereken akademik başarının çocuğun çabası üzerinden değerlendirilmesidir. Çocuğunuz o dönem için gereken çabayı gösterdi mi? Bu çabayı göstermesine engel olan hangi koşullar mevcuttu ve bu koşullar sonraki dönemde nasıl ortadan kaldırılabilir? Bu soruların cevaplanması gelecek akademik dönemin daha başarılı geçmesine katkı sağlayacaktır’’ dedi.
‘’ALINAN NOTLARIN ÇOCUĞUN BAŞARISIZLIĞI DEĞİL, İLGİLİ KONULARIN YETERSİZLİĞİDİR’’
Uzm. Psk. Hocaoğlu sıklıkla karşılaştığı sorunları şöyle cevapladı:
‘’Çocuğun notlarını kendisine ait değil de aileye verilmek için alınan bir değerlendirme olarak görmesidir. Ebeveynler çocukların algısında bu yapılanmayı masumane cümlelerle oluşturabilmektedir. Başarılı olunan pozisyonlarda ‘İşte benim evladım, zekâsını benden almış belli’, başarısız olunan durumlarda ‘biz bu kadar fedakârlık yaparken, her şeye sahipken bize bunu nasıl yaparsın’ gibi cümlelerle çocuk akademik performansın kendi gelişimiyle ilgili olmadığı ve aileye bir sadakat borcu olarak yorumlamaktadır. Bu tarz cümleler çocukların özerkliklerini ve benlik saygılarını zedeleyebilmektedir. Kendi özerkliklerini benimseyememiş çocuklar, çalışmalarının, sınav sonuçlarını aileleri için yaptıklarını düşünebiliyorlar. Dahası olumsuz bir sonuçla karşılaştıklarında kendilerini ebeveynlerine yakışmayan ve hep kıyaslama içinde hissettikleri bir ruh haline bürünebiliyorlar. Bu noktada önemli olan çocukların yapmış oldukları çalışmaların kendileri için yapılması gerektiği bilincini oluşturmaktır. Karne gibi değerlendirmeler de kötü olarak algılanan notların çocuğun başarısızlığı değil, ilgili konuların yeterli şekilde öğrenilememiş ya da pekiştirilememiş olduğu düşüncesinin oturtulmasıdır.’’
Karne çocuğun akademik dönemi içerisindeki konuları anladığını ve gereken çalışma çabasını sergilediğini gösteren bir değerlendirmedir. Çocuk takdir edilmeyi ve çabasının desteklenmesini beklemektedir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken aşırı övgüden ve abartılı hediyelerden kaçınılması olduğunu söyleyen Psk. Hocaoğlu, ‘’Hediyelerin çocukla yapılan pazarlık sonrasında kararlaştırılan nesneler olmaması, hediyenin ailenin çocuğun bir dönemki çabasını ödüllendirmesi üzerinden ifade edilmesi gerekmektedir. Bu noktada hediye başarılı bir karne sonucu değil de bir dönem çabalamak ve emek harcamakla ilişkilendirilmelidir. Ebeveynlerin çocuklarına iyi karne getirirsen sana istediğini alırım gibi söylemleri, çocuk ve ebeveyn arasındaki ilişkiyi rüşvet ilişkisine çevirmektedir. Bu nedenle çocukla pazarlık yapılmamalı, karne değerlendirmesinin kendi akademik hayatıyla ilgili olduğu bilinci oluşturulmalıdır’’ ifadesini kullandı.
‘’BAŞARISIZLIĞIN SEBEPLERİ TESPİT EDİLMELİDİR’’
Abartılı takdir ve övgüye alışan çocukların uzun vadede yaşadığı motivaston kaybına uğrayabileceklerini kaydeden Hocaoğlu, ‘’Karşılaştığı her değerlendirmeyi başarısızlık ya da başarılı olmak üzerinden yorumlamaya başlayan bu çocuklar, kendi performanslarını geliştirme yoluna gözlerini kapayabiliyorlar. Tam aksine, çocuğun karnesine sıradan bir durum gibi davranmakta çocuğun takdir edilmediğini, başarılarının görülmediğini ve kendi yaptıklarının önemsiz olduğunu düşündürüp; özgüvenlerinin zedelenmesine neden olabiliyor. Kötü karne de ne yapmalı? Başarısız notlar bulunan bir karnenin çocuğunuzun kendini geliştirmesi için bir araç olduğu unutulmamalıdır. Öncelikle başarısızlığın nedenleri iyi tespit edilmelidir. Bunun nedeni konu eksiklikleri, çalışma düzenindeki yanlışlar, çocuktaki dikkat eksikliği ya da kaygı bozuklukları, maruz kaldığı akran zorbalığı ya da algısal birtakım sıkıntılar olabilmektedir. Çocuğunuzun öğretmenleri ile görüşerek sıkıntının kaynağını araştırmak, çalışma düzeni yanlışları ya da konu eksiklikleri ile ilgili sıkıntıları kapatabilmek adına eğitimcilerden destek almak sorunun çözülmesi için fayda sağlayacaktır. Sömestr tatilinde çocuğa uygun bir program yapılarak eksiklerinin kapatılması fakat tüm tatilin çalışmaya ayrılmaması önemlidir. Çocukların ikinci dönem için motivasyona ve dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Sorunun nedeni dikkat eksikliği ya da kaygı bozuklukları gibi psikolojik faktörlerden kaynaklanıyor ise bir uzmandan destek almak çocuğunuzun akademik performansını arttıracaktır’’ diye konuştu.