AIDS cinsel yolla, kanla ve perinatal yolla bulaşan, insanın bağışıklık hücrelerinin hedef alan HIV virusu infeksiyonu sonucu gelişen kazanılmış immün yetmezlik sendromudur. Kesin tedavisi yoktur fakat etkili takip ve tedavi ile hastalık kontrol altına alınabilir ve HIV ile infekte bireyler birlikte uzun, sağlıklı bir ömür yaşayabilirler. HIV virüsünün Orta Afrika’da var olan bir şempanze türünden insanlara bulaştığı bilinmektedir. Çalışmalar bu bulaşmaların 1800’lü yıllarda başladığını göstermekte. Dünya’ya yayılımı ve öneminin fark edilmesi ise 1970’li yılların ortasına dayanmaktadır. İlk yıllarda tedavisi olmadığı için ölümcül bir hastalık olarak görülse de yıllar boyunca birçok gelişme olmuş, hastalık daha iyi anlaşılmış ve sonuç olarak artık günümüzde tıpkı bir diyabet ve hipertansiyon hastalığı gibi kronik hastalık durumuna gelmiştir.
AIDS VE HIV ENFEKSİYONU FARKI NEDİR?
HIV (human immunodeficiency virus) insanın ımmün sistemine saldıran bir virustur. Eğer HIV infeksiyonu tedavi edilmezse AIDS (acquired immunodeficiency syndrome) yani edinsel immunyetmezlik sendromu gelişir. Bir aşka deyişle hastalığın etkeni HIV, erken dönemde tedavi edilmeyip immün sistemin baskılanmasıyla gelişen ciddi tablonun adı da AIDS’tir.
AIDS BELİRTİLERİ NEDİR?
Akut HIV infeksiyonu çeşitli klinik belirti ve bulgularla ortaya çıkabilir. Bu süreçte görülen semptomların tümüne aynı zamanda akut retroviral sendrom denilir. Yayınlarda en sık bildirilen semptomlar ateş, lenfodenopati (lenf düğümlerinde şişme), boğaz ağrısı, ciltte döküntü, kas ve eklem ağrıları, ishal, kilo kaybı ve baş ağrısıdır. Eğer hekim HIV infeksiyonundan şüphelenmiyorsa bu bulgular birçok hastalıkta görülebileceği, yanı spesifik olmayan bulgular olduğu için tanıda gecikmeler olabilir. Bazı durumlarda erken HIV infeksiyonunda belirti görülmeyebilir.
HIV infeksiyonunun daha geç evrelerinde, vücudumuzun savunma sisteminin etkilenmeye başladığı dönemde hastalık karşımıza sağlıklı konaklarda görülmeyen fırsatçı infeksiyonlarla ortaya çıkar. Bunlardan en sık olanı orofarengeal kandidyazis dediğimiz ağız içinde beyaz plakların görüldüğü mantar infeksiyonudur.
AIDS BULAŞMA YOLLARI?
HIV infeksiyonu cinsel yolla, infekte kanla temasla ve perinatal yolla bulaşır. Bunlar içerisinde uyuşturucu kullanımı, uygun şartlarda yapılmayan dövme ve manikür, pedikür işlemleri de vardır.
AİDS ANNEDEN BEBEĞE GEÇER Mİ?
HIV infeksiyonu hamilelik sırasında, doğum sırasında ve doğumdan sonra emzirmenin yapılması durumunda anneden bebeğe geçebilir. Bunu engellemek için hamilelik sırasında anneye hem HIV infeksiyonunun tedavisi hem de perinatal bulaşmayı önlemek amacıyla tedavi başlanır. Annenin HIV viral yükünü azaltmak bulşama oranını düşürmekte etkilidir. Bebeğe geçişi önlemek amacıyla ayrıca doğum sırasında anneye ve doğumdan sonra bebeğe ilk 12 saat içerisinde profilaktik tedavi başlanır. Bütün bu önlemlerin alınmasıyla HIV infeksiyonunun bebeğe bulaşma ihtimali %2’den az olarak saptanmıştır.
AIDS TANISI NASIL KONULUR?
AIDS tanısı kan tahlili yoluyla, ilk olarak tarama testi diyebileceğimiz HIV’ yönelik antikor testleri ve sonrasında kesin tedavi için yine kan yoluyla bakılan PCR yöntemiyle kanda HIV RNA tespiti ile konulur.
AIDS’İN ERKEN TANISININ ÖNEMİ NEDİR?
HIV infeksiyonlu bireylere erken tedavi başlamak mortalite ve morbiditeye katkı sağlar. HIV infeksiyonu belirtilerinin yüksek viral yükle ilişkili olduğu düşünülür. Erken tedavi HIV viral yükünü azaltmada etkili olması nedeniyle semptomların süresini ve şiddetini kısaltabilir. HIV tedavisi ile viral yük azaldığı için HIV virusunun etki ettiği immun sistem hücreleri (CD4 lenfositLer) artmaya başlar, böylece immun sistemimiz daha çabuk güçlenir ve fırsatçı infeksiyonlara yakalanma riskimiz azalır. Erken tedavinin bir diğer önemi de viral yükün azalmasıyla HIV infeksiyonunun bulaşma oranının da düşmesi.
AIDS ERKEN FARAKEDİLMEZSE NE GİBİ SONUÇLARI OLUR?
HIV infeksiyonunun geç tanısının hem toplumsal hem de kişisel sonuçları vardır. Hasta bu sırada infekte olduğunu bilmemesi nedeniyle diğer partnerlerine hastalığı bulaştırabilir. Bu nedenle hastalığın erken tespiti amacıyla HIV tarama testlerinin yapılması önerilmektedir. Hastanın geç tanı alması bağışıklığının ileri derece baskılanmasına, karşımıza AIDS tablosuyla yani edinsel immun yetmezlik sendromuyla gelmesine neden olabilir. Bu durumda hasta genellikle ölümcül fırsatçı infeksiyonlarla hastaneye başvurur.
AIDS TEDAVİ YÖNTEMİ?
Akut ve erken dönem HIV infeksiyonu tedavisinin mümkün olduğunca en erken dönemde başlanması önerilir. Hatalar mümkünse HIV infeksiyonu tedavisi konusunda tecrübeli hekimlere yönlendirilmelidir. Tedavide antiretroviraller adını verdiğimiz HIV’e spesifik ağızdan alınan kombinasyon tedavileri verilir. Bu tedaviler sürekli güncellenmekte ve alanında uzmanlarca takip edilmektedir. Tedavi başlanıldığı anda bir daha ara verilmemesi tedavi başarısı açısından büyük önem arz etmektedir. Tedavi kronik hastalıklarda olduğu gibi ömür boyu devam etmektedir.